2010 yılının 22-23-24 Mart günlerinde; Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı BUSKİ’nin düzenlediği üç günlük SU SEMPOZYUMU vardı kentimizde… Kentimiz; BURSA… Evliya Çelebi’nin “velhasıl Bursa sudan ibaret” sözleriyle tanımladığı kent…2040 yılına değin susuzluk sorunuyla karşılaşmayacağı ileri sürülen kent ki adı BURSA…
İşin doğrusu almıyor benim usum 2040’lara değin Bursa’da suyun yeteceğini tüm canlılara…Kuşkusuz yerel yöneticiler yalnızca insan türü için düşünmekteler suyun yeterliliğini… Ya diğer canlılar ?...Onlar için de yeterli su olacak mı 2040’lara değin ?... Sokaktaki kedi, köpeğin ya da tarla faresinin, yılanın, tavşanın, baykuşun, keçinin, koyunun, karıncanın kurumayacak mı dili, damağı susuzluktan ?…Ve özellikle de sudaki kurbağaya yeterli olacak mı su 2040’lara değin ?... Ya yeşile, dala, yaprağa, tohumu saklayıp, besleyen toprağa yetecek mi su ?...
Hiç sanmıyorum… Üç günlük sempozyumun ardından göğsünü gere, gere açıklasa da AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanı ALTEPE; 2040’lara değin suyun yeteceğini ve de sularımızı şişeleyip, satacağını düşlese de, bu gidişle hiç kuşkusuz içmeye su bulamayacak Bursalı ve de Bursa’da yaşayan tüm canlılar, canlar… Susuzluktan kuruyup, çatlayacak topraklar… Çünkü…
Çünkü İstanbul’un TOPBAŞ’ı Kadir; yaptırmış bir plan İstanbul Dükalığı için… Sanki İstanbul’un taşrasıymışçasına Bursa, Yalova, Tekirdağ, Çanakkale ve de Edirne…Ve sanki TOPBAŞ; tek baş…Marmara külliyen emrine amade… Sulukule’den Çingeneler’i kovduğu gibi ayıklayıp atacakmış, sürecekmiş Bursa’nın yeşil ovasına İstanbul’daki sanayi kuruluşlarını…Ve sanayiden boşalan alanları da “çevresel dönüşüm projesi” adı altında yeniden pazarlayarak hiç kuşkusuz dolduracak kasaya liraları, kuruşları…
Marmara Bölgesi deniz, TOPBAŞ nimetlerini yemezse domuz…
Yesin, bolca yesin, rantlı toprak doyursun gözünü amma ve lakin Bursa il sınırlarına yaklaşmasın…İstanbul’un çöpünü Yeşil Bursa Ovası’na atmasın…
Üstelik yeni konut alanları açmak da niye ?... Yoksa niyeti; İstanbul’u, Honkong benzeri bir KOSTANTİNOPOLİS’e dönüştürüp de pazarlamak mı yedi düvele ?..
2002 seçimleri öncesinde RTE oy avcılığına çıkarken; yoksula bulgur, nohut…Azıcık ekmeği olana da umut dağıtıyordu “yerel demokrasi, halk katılımı, yönetişim” kavramları eşliğinde…Oylar sandığa, beyler koltuğa; sözler arkaya… Demek ki RTE ve taifesi “yerel demokrasi, halk katılımı, yönetişim” kavramları eşliğinde de yapmış seçim öncesi bir başka takiyye… Seçim sonrasında da teslim etmişler Marmara Bölgesi’ni TOPBAŞ Efendi’ye…
1968 yılında Türkiye’nin ilk sanayi bölgesi kurulduğundan beri her gün bir parça çalınmakta Yeşil Bursa Ovası’ndan ve de yapılaşmaya açıldıkça Yeşil Ova, vurulan her kazmayla, dökülen her betonla; çalınmakta yerin altında yatan su havzasından… Giderek yitirilmekte Yeşil Bursa Ovası ve Ova’nın altında yatan gizli hazine…Bu gidişle ne YEŞİL, ne de VELHASIL SUDAN İBARET olamayacak kentimiz BURSA…
Rantiye TOPBAŞ Efendi’nin planı gereğince doluşursa İstanbul’un sanayisi Bursa’nın sağlam kalan topraklarına, Bursa Ovası dönüşürse iyicesine sanayi çöplüğüne; çok bekler bizim ALTEPE Efendi de 2040’lara değin Bursa’nın suyu yeter diye… Ve de hevesi kursağında kalır; Bursa’nın sularını şişeleyip pazarlama konusunda…İstanbul’un çöplüğüne dönüştükçe kentimiz Bursa; ne yel eser, ne kuş öter çamlık korusunda…
Selma ERDAL; Bursa, 27 Mart 2010