İçelim, Açılalım !... Alın Size İşte Bu da Bir AÇILIM…
Çocukluğumda çağdaşlığa özenen Türkiye’de; ara, sıra bindiğim belediye otobüslerinde bile “İlerleyelim beyler !...” derdi sürücülerle, biletçiler… Genelde yürümeyi yeğlediğimden, bir de suyla yıkanmak yerine ter kokusunu işportadan aldıkları parfümlerle bastırmaya çalışanların koku alerjimi azdırması nedeniyle binemiyorum belediye otobüslerine yıllardır… Bu nedenle bilemiyorum şimdilerde “ilerleyelim beyler” mi demekteler, yoksa “yaklaşık yedi yıldır ülkemiz genelinde ve de pek çok yerel yönetimde egemen olanların kadın kısmısına ayrı otobüs tahsis etme önerisini bile dile getirdikleri anımsanırsa” belediyenin görevlileri bugünlerde “Na’mahreme halel gelmesin !...” diye mi ünlemekteler ?...
Gerçi bugünlerde de “ilerleyelim beyler !...” nidaları yükselmekte semaya; AB’nin ve ABD’nin alkışları eşliğinde…RTE daha birkaç gün önce övgüler aldı; KÜRT AÇILIMI bağlamında ve GÜL de “fikir teatisinde” bulundu ERMENİ AÇILIMI mevzuunda, Gülistanın Umum Valisi sıfatıyla Amerika’daki başkanıyla…
AÇILIM rüzgarının sardığı muhteşem Gülistan’da; beklemekteyim yaklaşmakta olan yeni yılda, daha yeni, yeni AÇILIM müjdeleri… Sakın ola ki kuşkuda kalmasın, pusularda bekleyen başkaları… Belli mi olur çok yakında eser; kaz uçar da, Laz uçamaz mı ba’bında Karadeniz üzerinden de bir AÇILIM rüzgarı… Ardından seyreleyin o zaman daha nicelerinin baş kaldırılarını:
-Yeter artık, bize de AÇILIM !...
Bu olası gelecek, yaşanabilirlik üzerine; ben de geldim mi, geldim aşka… Ama benim AÇILIM aşkım daha bir başka… AÇILIM aldatmacasıyla oynanan bu ayrılıkçı ve de sayrılıkçı oyun nedeniyle içimden geldi iki tek atıp, açılmak işte…Ne de olsa RTÜK’ün buğulu, buzlu rakı, şarap şişeleri; dürtmekte benliğimi… Heyt be; İÇELİM, AÇILALIM !... Birazcık da kenara kaçılalım; benim de var bir AÇILIM bildirimim, benim de var bir AÇILIM beyanatım… Ne de olsa şu muhteşem Gülistan’da yaşayan bir avradım…
Daha önceleri algılarda (bilinçaltı ve bilinçüstü düzeyde) ve de Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri Anayasamız’a göre ülkemizin resmi dili TÜRKÇE…
Bununla birlikte AB dayatmalarına (ki onlara normlar, kriterler deniyor, “ulus devlet” niteliğimiz ve “ulusalcı” kimliğimiz tırtık, tırtık yeniyor, kemiriliyor) uyum süreci bağlamında TRT’de belirli günlerde ve saatlerde KÜRTÇE, LAZCA, ÇERKEZCE VE BOŞNAKÇA (ki özellikle bu alanlarda da AÇILIM beklentileri, bu kimliklerle ilgili AÇILIM dürtüklemeleri olduğundan; bu diller özellikle önerilmiş, seçilmiş olsa gerek) yayın yapılmakta…
Buradan çıkarak yola, rahmetler olsun hem sağa, hem de sola diyerek ulaşalım sözümüzün sonuna…
Yine daha önceleri LAİKLİK genel ilkeydi algılarda (kuşkusuz yine bilinçaltı ve bilinçüstü düzeyde) ve de günümüzde de bu ilke yazıyor Anayasamız’da… Bununla birlikte özellikle ABD’nin biçtiği, AB’nin teyelleyip, diktiği ILIMLI İSLAM kılığı/kimliği bağlamında dinsellik “cinsellikle birlikte” egemen oldu… Her köşe bucak, her nahiye-ocak, her gecekondu ve de en afili konak; din uleması/ukalası doldu…
Ve de “yüzde 99’u Müslüman ülke” söylemi dillere destan oldu…
Oysa bu ülkede yaşamakta binlerce yıldır pek çok Musevi, Hıristiyan ve de Alevi-Bektaşi ki onların duası/ayini/deyişi ayrı… Ve onların; Kilisesi, Havrası, Cem Evi/Dergahı ayrı… Bu nedenledir ki bundan gayrı; değil mi ki ülkede çok dillilik, çok etnik kimliklilik genel, geçer kural olarak onay görmüş (AB normları bahanesiyle ve de gizli bir bölücülük maskesiyle) dolayısıyla bundan böyle Hıristiyanın Papazı, Musevinin Hahamı, Alevinin-Bektaşinin Dedesi; YARADANINA YAKARMALI, yoldaşlarını aydınlatmalı, dinler için ayrılmış saatlerde, kendilerine özgü biçimde…
Öyle söylüyorlar ya; bu ülke gerçek demokrasiye gebe…
Değil mi ki TRT yansılarından dinsel yayınlarla 24 saat yaylım ateşine tutulmakta bu ülke…
İşte bu dinsel yayınlara ilişkin saatlerden, oransal ağırlıklı bir bölüşümle birazı da tahsis edilmeli; Hıristiyanlar’a, Museviler’e, Alevi-Bektaşiler’e… Değil mi ki sözde değil, özde demokratsınız, kanıtlayınız efendiler, hodri meydan sizlere…
Özün sözü; “etnik kimlikler üzerinden” AÇILIM yapanlara, “karşı bir AÇILIM” olsun diye işte benden de sizlere “dinsel kimlikler üzerinden” bir AÇILIM… Değil mi ki gün geçtikçe ipin ucu kaçmakta, saldırılmakta “Ulusal Birlik” ilkesine, saldırılmakta NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE kenetlenmesine; bu durumda siz de “yüzde 99’u Müslüman ülke” söyleminden geri çekilin… Ya da yeter artık, durduğunuz yerde uslu, uslu çakılın; bozmayın bu ülkenin dengesini, düzenini… Yoksa kim olursa iki tek atan, almak ister hevesini; İÇELİM, AÇILALIM narası eşliğinde… Nasıl ki geçmişte devrimler yapılmıştı içki masalarında… Ülke kurtarılmıştı iki tek atınca… Ardından ne yazık ki devrim derken devriliverdi ülke, devşiriliverdi türlü karanlık oyunlar, kuruldu tuzaklar, sonunda geldik bu günlere… Aman ha, aman ha baylar, bayanlar; bu gidişle AÇILIM demokratlığınız sayesinde sakın ola ki bu kez de ülke can vermesin yedi düvelin elinde…
Selma ERDAL