LAFOLOG MENOPOZ CADI - GDO ya da Genetiği Dönüştürülmüş Oğlanlar...
   
 
  Home
  Contact
  GDO ya da Genetiği Dönüştürülmüş Oğlanlar...
  GDO ya da Gıdıklama Dengemi Oğlum...
  Gençlerin İşsizliği...
  Tabiiki Geçeceğiz Sınır Ötesine...
  Hülya Bu...
  İlk Kurşun Anıtı...
  Turkishman In Newyork...
  Boşver Be Kadın...
  İnsan Haklarının Anlamı...
  İsteriz de, İsteriz !...
  BEŞİKTAŞ Şampiyon, ORTA DİREK Küme Düştü...
  Ben Olsaydım...
  Hazmedilecek Daha Ne Kaldı?...
  Yıl 2009...
  Bir Maç Analizi...
  Pink Taxi
  Bir Yakınma Yazısı...
  İçelim Açılalım...
  Neyi Anlamıyorsun Nuri ?...
  Viagra...
  İslamiyet ve Eşcinseller...
  Cumhuriyeti Kavramak...
  Hacivat'la Karagöz
  Atatürk İlkeleri'ne AÇILIM Yapmak...
  5 Ekim Dünya Çocuk Günüymüş...
  Ampul Yutmuş Yılan...
  Tıpta Laiklik...
  Can Güvenliğimiz İçin Bir Dilekçe...
  Kimin Üstünlüğü ?...
  Koş Vatandaş, Koş; Kurbanlık Bunlar !...
  Eyvah !... Başımıza Taş Yağacakmış...
  Halkçı ECEVİTLER ya da ECEVİT A.Ş. Üzerine Bir Yazı
  25 Kasım...
  Hoşgörü...
  Derde Derman SARIGÜL...
  Kadınlarımıza...
  KALKIN AYAĞA ANADOLUNUN ANALARI !...
  10 Aralık için bir yazı
  Kamer GENÇ, Yiğit BULUT, Nihat GENÇ...
  Son Kertede Amaç; KÜRDİSTAN...
  Sandalye Kapmaca...
  Kırmızı Alarm !...
  Su Diye İnlemek İstemiyorsanız; TOPBAŞ Efendi'yi Durdurun !...
  Bugün Bizans Düştü !...
  RTE Haklı...
  Bugünlerde Pek Moda...
  Kutlu Doğumlar...




GDO ya da Genetiği Dönüştürülmüş Oğlanlar…

 

Bir zamanlar 80 öncesinin duyarlı nesliyiz diye kasılırdık; Ülkemiz için, Ulusumuz için, Dünyamız için ve Dünyalılar için… Ülkemizde yaşanan 12 Eylül 1980 karışımının, karmaşasının ardından bu duyarlılıklar genç nesillerde oluşmasın diye “Balkanlar’dan gelen soğuk hava akımları gibi” dış kaynaklı pek çok kavram dayatıldı, devşirildi yeni yetişen çocuklara, gençlere ve  ad bile koyduk onlara: ÖZAL VELEDLERİ…

Bugünlerde de 50 yaş üzeri nesil için yeni bir kasılma konusunun var olduğunu düşünmekteyim ki o da bizlerin gerçek kadınlar ve gerçek erkekler olarak,  son örnekler olarak geçip,gideceğimiz bu Dünya’dan… Neden mi derseniz ?...

 

Bilindiği gibi Dünya’da çevre sorunlarının ayırdına ilk kez 60’lı yılların sonunda varılıyor, 1968 yılında  Roma Kulübü “ekonomik büyümenin sınırları” adlı bir yazanakla konuyu gündeme getiriyor… 1972 yılında Birleşmiş Milletler Stockholm Konferansı; BİR TEK DÜNYAMIZ VAR söylemiyle toplanıyor… 1987 yılında Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu “ortak geleceğimiz” yazanağıyla SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA kavramını ortaya atıyor… Daha sonraları da “yeryüzü zirvesi” olarak; önce  92’de Rio Konferansı (ki “yerel gündem 21” yerel demokrasi aldatmacası burada ortaya atılıyor), daha sonra 2002 Johannesburg’da toplanıyor Dünya’nın egemenleri ve onların öğütlerini dinleyeneleri… Derken 1997 de alınan kararlar doğrultusunda  2005 yılında Kyoto’da buluşuyor ülkeler; “eyvah küremiz ısındı, ısınıyor” çığlıkları eşliğinde… Şimdi de sırada Kopenhag toplantısı var; dolayısıyla Kopenhag’a  erteleniyor çözüme ilişkin umutlar…

Bu arada hiç boş durmuyor yaramaz çocuklar; bozdukça bozuyorlar Doğa’nın dengesini…Kuşkusuz Doğa bir bütün tüm canlılarıyla…Bu yaramazlar, haylazlar, uslanmazlar; dengesini bozmadık ne ot, ne at, ne dana, ne kuzu, ne domates, ne deniz tuzu bırakmıyorlar elleşmedik…Ne yer altı, ne yer üstü; karıştırıp, depreştirmedik…

Bunca yaramazlıkları yaparken, bir de çoğalıyorlar sürekli; kutsal kitaplarda buyurulduğu gibi… Çoğalınca  insanlar, çoğaldıkça çoğalıyor sorunlar… Kıt kaynakları kullanma, paylaşma bilimi ekonomi; çözüm bulamıyor sorunlarına, yanıt veremiyor açları doyurmak için gereken üretim artışına… İşte o zaman işin içine karışıyor biyoloji, genetik uzmanları; tarlalardan fışkırmaya başlıyor bir çırpıda domatesin, patatesin, çileğin azmanları… Kalkınma ile büyüme arasındaki nitelik ayrımını yapamayarak obez ekonomilerde enflasyonist baskılarla boğulan, boğuşan azgelişmiş ülkeler; kolayından, ucuzundan doyurma düşleriyle, peşine düşüyor bu yalan ve yapay ürünlerin, türlerin… Ve ellerini ovuşturarak keyifle bekleyen varsılların buluşlarıyla halkını uyuşturmak ve beceriksizce egemenliğini sürdürdüğü ülkesinde açlık sorununu yatıştırmak için GÜLİSTAN adlı bir ülkede, bir yasa sürülüyor piyasaya… Kısaca adı; GDO… Ve halk sanıyor ki o; yalnızca genetiği değiştirilmiş organizma demek… Oysa işin gerçeği çok başka; altında ne oyunlar saklı bilmek gerek…

 

Dedik ya nüfus artışı almış başını gidiyor; insanlar ha bire ürüyor, bunlara durun bakalım biraz yavaş olun, çocuk yapmak için değil, zevk için sevişin demektense… Başlıyorlar entrikaya; ürünleri hızla çoğaltmak için onların yapısıyla oynamaya, sebzelerin, meyvelerin genetik yapısına dişilik hormonu katmaya… Eh karnı acıkınca erkek milleti; yiyiverince bu genetiğiyle oynanmış illeti, elbetteki alıyor bu dişilik hormonlarını bedenine, bünyesine… Ondan sonrasında siz bakmayın onun künyesine… ERKEK diye yazsa da  aldanırsınız… Özellikle de bozulan sperminin niteliğine göre o dişilik yolunda bir yolcu…İster sağcı olsun, isterse solcu; bu gidişle olacak o femme fatal bir feminist…

 

İşte tam burada devreye giriyor RTE… Ve buyruklar veriyor herkese:

-En az 3 çocuk yapın…

Çünkü biliyor GDO’lu felaketi ve de beklenen afeti… Çünkü örnekler ortada; şimdi bizim balıklar “yani erkekler” oltada… Fransız erkeklerinin yüzde sekseninin sperm kalitesi olmuş mort, sizlere ömür… Örneğin RTE olsaydı Fransa’da Başbakan; çocuk yapamıyorlar diye, seçim öncesi onlara vermezdi kömür…

Valla benden de söylemesi; uyarmadı demeyin… Yaptınız, yaptınız; bu son fırsat, bu son şans… GDO’lu üretim sayesinde artık kadınlık hormonları öncü, spermler yolcu…Bundan böyle Dünya’ya kadınlar, kadınlık egemen olacak… Ve sizin saltanatınız son bulacak…Dövdünüz, dövdünüz kadınları… Gerçek kadınlar daha kıdemli oldukları için, bundan sonra siz dayak yiyeceksiniz… Korkuyla köşelere siz sineceksiniz…

Kadınlar geliyor; hormonlarıyla bangır, bangır...Bırakmazsanız  Doğa’yı ellenmedik ve de bakir… Bundan böyle düzen bu, işinize gelirse…

Yıllar öncesinde çiziktirmişti ALDÜLCANBAZ çizeri Turhan SELÇUK; kadınların egemen olduğu, erkeklerin süt dökmüş kedi gibi evde oturduğu düzeni…

Hazırlayın bakalım GDO’lu yaşama kendinizi…

RTE de çok iyi bildiğinden başınıza gelecek bu gerçekleri ve de tükenmesin onun oy stokları diye… Bu nedenle buyurdu size:

 -Değil 3 çocuk “en az 3 çocuk yapın” …

Bozulan bu doğal dengelerde; kaldıysa  bir atımlık barutunuz… Yaptınız, yaptınız çocukları… Çocuk yoksa,  kimler oy verecek RTE’ye ?... Valla yığılmaz kapıya bulgurunuz, nohutunuz !...

GDO; Türkçe mealiyle, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı besinlerle beslenen ve de “erkeğim” diye geçinen ademoğulları… Tezden sıvayın kolları; giriniz gerdeğe…GDO’lu beslenme düzeni iyice yerleştiğinde bu ülkeye; bu gidişle GENETİĞİ DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ OĞLANLAR olarak paylaşmak zorunda kalacaksınız yaşamı ADEMİN KABURGA KEMİĞİ’nden yaratıldığını ileri sürdüğünüz şu kadın milleti ile…

Ve bir de PROSTAT olmayasınız diye bolca yemenizi öğütledikleri domatesin çekirdeği; sanmayınız ki  ne kırmızı, ne de lacivert… Feminist oğlum, feminist; GDO’lu yaşam sayesinde…

 

Eyyy  50 yaş üzeri nesil; dilediğince kasıl… Şu yeryüzünde kalan gerçek kadınlar ve erkekler bizleriz diye…

Ve bundan böyle; tek söz söylettirmem Zeki MÜREN’ime… Özellikle de 50 yaş altında olanlara; tek söz söylettirmem, bu da böyle biline…


Selma ERDAL; Bursa

 

 

 

 

 
Today, there have been 4 visitors (7 hits) on this page!
This website was created for free with Own-Free-Website.com. Would you also like to have your own website?
Sign up for free